“ Behlüldane hazretlerine huşu hakkında soru sorarlar. O da Padişah Harun Reşid’e ::
“Getirin bu adama, ağzına kadar doldurulmuş bir tuluk zeytinyağı verin. Birkaç asker verip, Şehrin sokaklarını dolaştırın. Eğer bir damla yağı yere dökerse, başını vurun” der. Hikmetini anlamazlar ama mutlaka bizim Behlüldane bir şeyler anlatacak diye, dediğini yapmağa koyulurlar.
Adamcağız denildiği şekilde gönderilir. Bir süre sonra adam salimen döner.
Birgün yaşlı bir derviş, bir kucak dolusu elma ile bayırlar aşan bir genc kıza rastlamış…
… Bozkırın sıcağında yorgunluktan al almış kızın yanakları.
“Nereye gidersin? Ne doldurdun kucağına?” diye sormuş derviş.
Uzak bir tarlayı işaret etmiş kız.
“Sevdiğim çalışıyor orada. Ona elma götürüyorum.”
“Kaç tane” diye soruvermiş baba derviş.
Hazreti Allah (C.C.) Musa Aleyhisselâm’a:
— Ya Musa sana acaibattan bir sır bildireyim mi? buyurdu. Musa Kelimullah:
— Göster ya Rabbi! diye iltica etti. Allah tarafından:
— Ya Musa! Git filân yerdeki çeşmenin başına, kimse görmeyecek şekilde bir yere gizlen ve bekle!, emri geldi.
Musa Aleyhisselâm gitti, tarif edilen çeşmeyi buldu ve beklemeye başladı.
Hazreti Ömer, halifeliği zamanında sütçülerin süte su katmasını yasaklamış ve bu emrini her tarafa duyurmuştu. Şehrin asayişini kontrol etmek için bir gece Medine'de dolaşırken yoruldu ve biraz dinlenmek üzere bir evin duvarına yaslandı. Evin içinde anne ile kızı arasında geçen şu konuşmayı duydu:
Copyright © 2025 Erbaalı İrfan Aydın Rights Reserved.
Devamını oku...