Dersimizin ayetinde Mevla Teala ne buyurmuş idi:
”Küfre varıp ta ayetlerimizi inkâr edenler işte bunlara horluk içinde bırakılacakları bir azap vardır.”
Cehennem de susuzluktan yanarken, cehennem kazanından içecekleri şeyleri görecekler. Çok sıcak olduğunu bildikleri halde öyle susamışlar ki, içecek şey olsun da ne olursa olsun razılar. Hâlbuki içilmesi değil ona yüzü yaklaştırmak bile mümkün değil. İşte bunun için devamlı, dikenlikte gezer gibi dikkatli yaşayalım ki, o tehlikelerden korunmuş olalım.
Benim şahsen Rabbimden isteyeceğim bir şey kalmadı, çok şükür hepsini verdi. Ancak bütün amelleri kendisinin razı olacağı şekilde yapmayı nasib etsin.
”İlim rütbesi rütbelerin en büyüğüdür”
Peki en büyük ilim kimin? Allah’ın… En büyük kitab kimin? Allah’ındır. Lakin çoğu kimseler bunu hakkıyla fehmedemezler. Nitekim bir beyitte buyurulduğu üzere;
”Allah’ı seven; dünyada gariptir
Hâlbuki O’nun nuru ve çok acaip sırları vardır.
İnsanların yanında yamalıklı elbise ile örtünmüştür
Manada ise Allah’a en yakındır.”
Bu beyiti ezberleyin. Bir şey buldunuz mu ilim torbasına atın. Zamanı ve yeri gelir, lazım olur.
Dersimizin ayet-i kerimesinde Allah-u Teala: ”Allah yolunda hicret edip de, sonra öldürülmüş veya ölmüş olanlara gelince, elbette Allah onları güzel bir rızıkla rızıklandıracaktır.Çünkü Allah, rızık verenlerin en hayırlısıdır” buyurmuş idi.
Günümüzde Kuran ilmini tahsil etmek için evinden çıkan bir talebeye sordular: ”Nereye gidiyorsun?””Dinimi beklemeye”… Dinini nasıl bekleyeceksin diyorlar ”Rabbimin kitabını anlayıp anlatacağım, halka vaaz edeceğim inşaallah” diyor. Bunun üzerine talebeye beyninin yıkandığını söylüyorlar. Tayini sebebiyle evinden çıkan bir hemşirecik olsa, el şaklatarak gönderirler.
Selman-ı Farisi çocukken ilim adamlarını çok severdi, sık sık onların yanına kaçardı. Ailesi varır, bulur döver… O yine fırsat buldukça onların yanına giderdi. Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) e peygamberlik verilince bir ticaret kafilesi ile beraber Medine’ye geldi. Selmani Farisi Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) i buldu. Bir gün çalıştı ve aldığı ücretle hurma alıp Resulullah’a getirdi. Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) sordu: ”Bu getirdiğiniz sadaka mıdır, hediye mi?” Selman-ı Farisi ”sadakadır” deyince almadı.
Ertesi gün yine teklif etti.”Sadaka” deyince almadı. Üçüncü gün ” hediyedir” dedi. Bunun üzerine kabul etti. Efendimize bağlandı. Sonra kendisine, Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)”Selman, bizdendir” buyurdu.
Bu gün mukabeleyi para karşılığı okuyana ”aferin” diyorlar. Ama dünya menfaatini gözetmeksizin, Allah rızası için okuyana ise: ”Dangalak” diyorlar.
Allah rızası için ilim taleb etmek üzere yola çıkan çocuğa otobüs parası bile vermiyorlar.
Allah-u Teala kendi yolunda hicret edenleri bu hal üzere iken ölenleri veya öldürülenleri kendisinin güzel bir rızık ile rızıklandıracağını buyururken ayet-i kerime de: (le yerzugannehum) burada lam ve nun harfleri geçmiştir. Bu harfler te’kid için kullanılır. Bakın!.. Ben vereceğim rızkını buyuruyor. Kazanacaklar demiyor. Hemde misli olmayan rızık ile. Bu gibi kimselere Allah Teala nasıl ikramda bulunacak?
(Ders ayeti)
”Allah onları hoşnud olacakları bir yere (cennete) elbette koyacaktır. Çünkü Allah Âlimdir. (iyiliklerini bilir), Halim’dir (günahların cezasını geciktirir).”
Rivayet edildi ki İbrahim (Aleyhisselam) bir asinin günah işlediğini gördü. Bunun üzerine ona beddua ederek:”Ey Allahım! Onu helak et” dedi. Sonra onun 2. 3. ve 4. defa görüp yine ona beddua etti. Bunun üzerine Allah Teala buyurdu ki: ”Biz her isyan eden kulu, helak etseydik ancak az kişiler kalırdı. Fakat biz bir kul isyan edince ona mühlet veririz, eğer tövbe ederse kabul ederiz. Affını isterse azabı tehir ederiz. Çünkü biliyoruz ki, o bizim mülkümüzden çıkamaz.”
Şu müjdeleri görüyor musunuz?
(Ders ayeti)
”Sana anlattığımız Allah’ın hükmü böyledir. Müminlerden kim, kendisine yapılan cezaya aynı ile mukabele eder de sonra yine aleyhine tecavüz edilirse muhakkak ki Allah ona yardım eder. (Gerçekten Allah ona yardım eder) Gerçekten Allah, ziyade affedicidir, çok bağışlayıcıdır.”
Din yıpratıldı da yıpratıldı. (Le yensurannehullah) ayeti kerimesinin gereği tahakkuk etti: Allah-u Teala yine mü’minlere o nimetleri ihsan etti. (sümme buğiye aleyhi) ”Sonra yine aleyhine tecavüz olunursa” Mevla yine yardım eder.
Allah Teala hepinize verdi. Bir taneniz inkar edemezsiniz.
(Ders ayeti)
”(Mazluma Allah’ın yardım edişi) şundan:Çünkü Allah (dilediğine kadirdir) geceyi gündüzün içine sokar, gündüzü de gecenin içine sokar.Gerçekten Allah, semi’dir (her şeyi işitir), Basir’dir (her şeyi görür).”
Amerika ancak kızların, kadınların başını açar. Yıldırımlar yağmağa başlayınca şeytan gibi kaçar…
Açmayın başınızı!!!
Mevla Teala bu ayet-i celilede ferman buyuruyor: ”Var mıdır benim gibi geceyi gündüze girdirecek”Etmeyin! Nankörlüğü bırakın, takdir edin Mevla’yı.
Gece ve gündüzlerin belli zamanlarda kısalmaları ve uzamaları ne Azamet… Ya Rabbi hayret, heyret, hayret…
Tahayyurle gerek bulup Hakka gidelim
Cemali ba kemali seyredelim
(Ders ayeti)
”Bu (kâmil kudret) şundandır: Çünkü Allah varlığı kendinden olan Hak’dır. Onların (müşriklerin) Allah’ı bırakıp da tapındıkları putlar ise, hep batıldır. Şüphesiz Allah her şeyden yücedir, her şeyden büyüktür.”
Niçin o putlar batıldır? Zerre kadar bir yeri aydınlık veya karanlık yapamazlar da ondan.
(Ders ayeti)
“Görmedin mi, Allah gökten bir yağmur indirmekle yeryüzü yemyeşil oluveriyor? Gerçekten Allah çok lütufkârdır, her şeyden haberdardır.”
Mevla kendisinin çok lütufkâr olduğunu buyurdu ki Hazreti Allah’ın latif isminin diğer bir anlamı da, göze görünmeyen gizli demektir. Şimdi biz bunu biraz açıklamaya çalışalım; varlığın üç mertebesi vardır şöyle ki;
1. His ve vehim mertebesi; misal: Taş, toprak. Bunlar kesif (kalın, katı) bir varlığa sahip olanlar.
2. Nefsel Emir mertebesi; Ruhların cennet ve cehenneminin varlığı bu mertebeye dâhildir.
3. Hariç mertebesi; muhiti esma sıfat, merkezi zati paki sübuhaniyyedir.
Taş, toprak (v.b) bildiğimiz gibi kesif yani katılardır. Baktığımızda onun sadece dışını görürüz.
Bir tas içindeki berrak bir sıvı madde olan suya baktığımızda dibini görüyoruz. Çünkü su latif bir maddedir, kendisi göründüğü gibi dibini de gösterir. Hava ondan daha latiftir. Ruh ise ondan daha latiftir. Ruhtan daha latifte Mevla’nın esma ve sıfatlarıdır. Hepsinden daha latifte Mevla’nın zatıdır.
Allah-u Teala müminlere ahirette kendisini görme kuvveti verecek o zaman Mevla’nın cemalini görecekler.
Devamını oku...