foto1 foto2 foto3 foto4 foto5


+090 542 356 XX XX
irayerbaa@live.com
İrfan Aydın

Erbaalı İrfan Aydın Web Sitesi....

Mes´ul olduğun şeyle meşgul ol...

SIFAT TAMLAMASI

Birşeyin nasıl olduğunu gösteren kelime sıfattır. Küçük, büyük, güzel gibi.

Arapça’da bir ismi ya da varlığı sıfatlamak için önce o sıfatlanacak isim ya da varlık yazılır. Sonra yanına sıfat konur. Sıfatlanan yani vasfedilen, anlatılan kelimeye mevsûf denir. Zamirlerden ve özel isimlerden başka bütün isimler sıfat olabilir. Örnekler:

قَلَمٌ كَبِيرٌ

büyük kalem

اَلْوَلَدُ الْكَبِيرُ

büyük çocuk

Bu terkibe sıfat tamlaması denir.

* Mevsûf önce sıfat sonra gelir. Sıfat asla mevsûfun önüne geçemez.

جَمِيلٌ

رَجُلٌ

güzel adam

جَمِيلةٌ

بِنْتٌ

güzel kız.

sıfat

(na’t)

mevsûf

(men’ût)

 

         sıfat

         (na’t)

mevsûf

(men’ût)

 

müzekker

müzekker

 

müennes

müennes

 
                 

F        Arapça’da sıfat ve mevsûfa na’t ve men’ût da denir.

مُؤْمِنًا.

رَجُلاً

شَاهَدْتُ

Mü’min bir adam gördüm.

sıfat

mevsûf (meful)

fiil + fâil

 

* Sıfatlar her hususta daima mevsûfuna tâbidir. Yani şu dört hususta sıfat mevsûfuna uyar:

1- Marifelik- Nekrelık

Mevsûf harfi tarifliyse sıfat da harf-i tarifli, mevsûf harf-i tarifsizse sıfat da harf-i tarifsiz yani nekre gelir:

أَحْضَرْتُ الْكُرَةَ الْجَديِدَةَ.

Yeni topu getirdim.

يَلْعَبُ التِّلْميِذُ الْجَديِدُ كُرَةَ الْقَدَمِ.

Yeni öğrenci futbol oynuyor.

هَذِهِ نَظاَّرَةٌ جَميِلَةٌ.

Bu güzel bir gözlüktür.

أَنْتَ رَسَمْتَ صوُرَةً جَميِلَةً.

Sen iyi resim çizdin.

أَناَ قَرَأْتُ قِصَّةً عَرَبِيَّةً.

Ben Arapça bir hikaye okudum.

2- Müzekkerlik- Müenneslik

Mevsûf müennes ise sıfat da müennes, mevsûf müzekker ise sıfat da müzekkerdir.

هَذاَ مَسْجِدٌ جَميِلٌ.

Bu güzel bir mesciddir.

عاَئِشَةُ طاَلِبَةٌ فيِ الْمَدْرَسَةِ الْمُتَوَسِّطَةِ.

Aişe orta okulda öğrencidir.

مُحَمَّدٌ طاَلِبٌ فيِ الْمَدْرَسَةِ الثاَّنَوِيَّةِ.

Muhammed lisede öğrencidir.

أَخيِ الْكَبيِرُ مُدَرِّسٌ فيِ الْمَدْرَسَةِ الْإِبْتِداَئِيَّةِ.

Abim (büyük kardeşim) ilk okulda öğretmendir.

تَسْكُنُ عاَئِلَةُ أَحْمَدَ فيِ بيْتٍ كَبيِرٍ ، وَهِيَ عاَئِلَةٌ نَشيِطَةٌ.

Ahmed’in ailesi büyük bir evde oturuyor ve o çalışkan bir ailedir.

  

3- İ’rab (Hareke)

Mevsûf’un harekesi ne ise sıfatın da harekesi odur.

ذَهَبَتْ تِلْميِذَةٌ صَغيِرَةٌ إِلَى مَكْتَبَةٍ كَبيِرَةٍ.

Küçük bir öğrenci büyük bir kütüphaneye gitti.

هُوَ يَمْلِكُ مَكْتَبَةً كَبيِرَةً فيِ الْبَيْتِ.

O evde büyük bir kütüphaneye sahiptir.

تَسْكُنُ جَدَّةُ خاَلِدٍ فيِ بيْتٍ جَديِدٍ.

Hâlit’in ninesi yeni bir evde oturuyor.

يَسْكُنُ جَدُّ خاَلِدٍ فيِ بيْتٍ صَغيِرٍ.

Hâlit’in dedesi küçük bir evde oturuyor.

شَرِبَ مُحَمَّدٌ عَصيِراً باَرِداً.

Muhammed soğuk bir meyve suyu içti.

4- Sayı

Mevsûf müfred ise sıfat da müfred, mevsûf tesniye ise sıfat da tesniye, mevsûf cemi ise sıfat da cemi (çoğul) olur.

اِمْرَأَةٌ  مُؤْمِنَةٌ.

mümin kadın

رَجُلٌ   مُؤْمِنٌ.

mümin adam

 

اِمْرَأَتاَنِ مُؤْمِنَتاَنِ.

iki mü’min kadın.

رَجُلاَنِ  مُؤْمِنَانِ.

iki mü’min adam.

 

نِساَءٌ مُؤْمِناَتٌ.

mü’min kadınlar

رِجَالٌ  مُؤْمِنوُنَ.

mü’min adamlar

عَبْدٌ مُخْلِصٌ ج عِباَدٌ مُخْلِصُونَ.

ihlaslı kul (cemisi:) İhlaslı kullar

 

أَناَ تِلْميِذٌ جَديِدٌ . اِسْميِ خاَلِدٌ.

Ben yeni öğrenciyim. Adım Hâlit’tir.

 

تَنْظُرُ مِنْهُ عَيْناَنِ بَراَّقَتاَنِ.

Ondan iki parlak göz bakıyor.

 

حَضَرَ التَّلاَمِيذُ الناَّجِحُونَ.

Başarılı öğrenciler geldi.

 

أَخَذْتُ مِنَ الْمَكْتَبَةِ كِتاَبَيْنِ جَدِيدَيْنِ.

Kütüphaneden iki yeni kitap aldım.

 

اَلْمُؤْمِنُونَ كَنَفْسٍ واَحِدَةٍ.

Mü’minler tek bir nefis gibidir.

 

نَجَحَتِ التِّلْمِيذاَتُ الْمُجْتَهِداَتُ فِي الْاِمْتِحاَنِ.

 

Çalışkan öğrenciler imtihanda başarılı oldu.

 
               

*Zamir almış isim marife olduğundan sıfatlanırken, sıfat da marife olur:

بَيْتُكَ الْكَبِيرُ فِي الْمَدِينَةِ.

Büyük evin şehirdedir.

بَيْتُكُمُ الْكَبِيرُ فِي الْحَيِّ.

Büyük eviniz mahallededir.

Not: İnsanlara ait kırık bir çoğul (cemi teksir) genel olarak eğer mevcut ise kırık bir sıfat alır, aksi halde kurallı bir sıfat alır:

شُيُوخٌ كِباَرٌ   (büyük yaşlılar)                    شُيُوخٌ مُخْلِصُونَ  (ihlaslı yaşlılar)

*Müennes şahıslara ait çoğullar kurallı dişil çoğullar alır:

بَناَتٌ كَبِيراَتٌ  (büyük kızlar)                       نِساَءٌ مُخْلِصاَتٌ (ihlaslı kadınlar)

*Kur’ân Arapça’sında bütün kurallı dişil çoğullar (cemi müennes sâlim) ve hatta cansız eşyalar tam uyuşma düzeninde sıfat alabilmektedir:

آياَتٌ بَيِّناَتٌ   (açık işaretler)         جَناَّتٌ مَعْرُوشاَتٌ  (asma bahçeler)

Fakat günümüz Arapça’sında Kur’ân Arapça’sından farklı olarak, insanların dışındaki (eşyalara ait) çoğullar, daha ziyade eksik uyuşma gösterir. İnsanlar dışındaki şeylere ait olan çoğullar eksik uyuşmalı sıfat alır, yani sıfat müfred münnestir[1]:

مُدُنٌ كَبِيرَةٌ   (büyük şehirler)              بُيُوتٌ صَغِيرَةٌ  (küçük evler)

Cümle örnekleri:

 

هَذَا أَمْرُ رَسُولِ اللَّهِ.

Bu Allah Resûlü’nün emridir.

 
 

مُحَمَّدٌ يَشْتَرِي قَلَماً جَديِداً كُلَّ شَهْرٍ.

Muhammed her ay yeni bir kalem satın alır.

 
 

خاَلِدٌ يَشْتَريِ ساَعَةً جَديِدَةً كُلَّ سَنَةٍ.

Hâlit her sene yeni bir saat satın alır.

 
 

واَلِدِي يَشْتَريِ كِتاَباً جَميِلاً كُلَّ أُسْبوُعٍ.

Babam her hafta güzel bir kitap satın alır.

 
 

ماَذاَ تَدْرُسُ ؟ أَدْرُسُ اللُّغَةَ الْعَرَبِيَّةَ.

Ne okuyorsun? Arap dili okuyorum.

 
 

هَلْ تَفْهَمُ اللُّغَةَ الْعَرَبِيَّةَ ؟

Arap dilini anlıyor musun?

 
 

هُوَ يَدْرُسُ فيِ الْمَدْرَسَةِ الثاَّنَوِيَّةِ.

O lisede okuyor.

 
 

يَسْكُنُ جَدُّ خاَلِدٍ فيِ بيْتٍ جَميِلٍ.

Hâlit’in dedesi güzel bir evde oturuyor.

 
 

زَيْنَبُ وَ عاَئِشَةُ طاَلِبَتاَنِ نَشِيطَتاَنِ.

Zeynep ve Aişe iki çalışkan talebedirler.

 
 

كَلَّمْتُ طاَلِباً مُجْتَهِداً شَجِيعاً.

Çalışkan ve cesur bir öğrenci(yle) konuştum[2].

 
 

سَأُقَدِّمُ لَهُمْ صوُرَةً قَيِّمَةً.

Onlara değerli bir resim takdim edeceğim.

 
 

هَلْ ذَهَبْتَ إِلَى شاَطِئِ الْبَحْرِ؟

Deniz kıyısına gittin mi? (isim taml.)

 
 

لِماَذاَ يَذْهَبُ الناَّسُ إِلَى شاَطِئِ الْبَحْرِ؟

İnsanlar niçin deniz kıyısına gider?

 
       

اَلْبَيْتُ الْحَراَمُ قِبْلَةُ الْمُسْلِمِينَ.

Beytü’l-Haram (Kâbe) müslümanların kıblesidir.

 

قَضَيْناَ هُناَكَ ساَعَةً جَميِلَةً.

Orada güzel bir saat geçirdik.

 
 

الرَّجُلُ يَحْمِلُ حَقِيبَةً كَبِيرَةً فَوْقَ رَأْسِهِ.

Adam başının üzerinde büyük bir çanta taşıyor.

 
 

سَلَّمْتُ عَلَى سَيِّداَتٍ فاَضِلاَتٍ.

Değerli bayanlara selâm verdim.

 
 

سَأُقَدِّمُ لَهُ نَظاَّرَةً قَيِّمَةً.

Ona değerli bir gözlük takdim edeceğim.

 
 

هَذِهِ الْكاَتِبَةُ مَشْهُورَةٌ بِكِتاَبَتِهاَ الْعِلْمِيَّةِ.

Bu yazar (müe.) ilmî yazısıyla meşhurdur.

 
 

لَبِسَ عُمَرُ مَلاَبِسَهُ الْجَديِدَةَ بِسُرْعَةٍ.

Ömer yeni elbiselerini çabucak giydi[3].

 
 

كَتَبْتُ الْواَجِبَ الْمَطْلوُبَ.

İstenen ödevi yazdım.

 
 

هِي تَدْرُسُ فيِ الْمَدْرَسَةِ الْمُتَوَسِّطَةِ.

O ortaokulda okuyor.

 
 

زَيْنَبُ تَدْرُسُ فيِ الْمَدْرَسَةِ الْإِبْتِداَئِيَّةِ.

Zeynep ilkokulda okuyor.

 
 

شاَهَدَ الطاَّلِبُ حَديِقَةً جَميِلَةً.

Öğrenci güzel bir bahçe gördü.

 
 

شاَهَدَ الطُّلاَّبُ مُباَراَةً جَمِيلَةً.

Öğrenciler güzel bir maç seyretti.

 
 

جَلَسَ التَّلاَمِيذُ عَلَى الْأَرْضِ تَحْتَ شَجَرَةٍ كَبِيرَةٍ.

Öğrenciler yerde büyük bir ağacın altına oturdular.

 
 

شاَهَدْتُ مِنْ ناَفِذَةِ السَّياَّرَةِ رَجُلاً عَجُوزاً.

Arabanın penceresinden yaşlı bir adam gördüm.

 
 

وَصَلَ الْمُدَرِّساَنِ الْجَدِيداَنِ بِالْحاَفِلَةِ الْجَدِيدَةِ.

İki yeni öğretmen yeni otobüsle geldiler.

 
 

هَذِهِ رُسوُماَتٌ جَميِلَةٌ. أَنْتِ رَساَّمَةٌ جَيِّدَةٌ ياَ مَرْيَمُ.

Bunlar güzel resimlerdir. Sen iyi bir ressamsın Ey Meryem!

 
 

قَرَأَ الْأُسْتاَذُ الصَّحيِفَةَ وَ قاَلَ : هَذِهِ صَحيِفَةٌ جَميِلَةٌ.

Hoca gazeteyi okudu ve “Bu güzel bir gazetedir” dedi.

 
 

أَيْنَ تَسْكُنُ ؟ أَسْكُنُ فيِ شاَرِعِ الْمَطاَرِ.

Nerede oturuyorsun? Hava alanı caddesinde oturuyorum.

 
 

ماَذاَ يَعْمَلُ عُمَرُ ؟ هُوَ يَقْرَأُ فيِ كِتاَبِ اللُّغَةِ الْعَرَبِيَّةِ.

Ömer ne yapıyor? Arapça dili kitabı(ndan) okuyor.

 
               

  

DOLAYLI SIFAT: Şimdiye kadar gördüğümüz ve sıfatladığı isme her bakımdan uyan böyle sıfata hakiki sıfat denir (en-Na’tü’l-Hakîkî). Bir de dolaylı sıfat (en-Na’tü’s-Sebebî) vardır ki harekesi kendinden önceki isme uyar ancak kendisi hakiki sıfatın tersine o ismi değil kendisinden sonra gelen ismi vasıflar. Sebebî sıfat daima müfred olur ve mevsûfuna marifelik-nekrelik ve irab (hareke) bakımından uyar. Kendisinden sonraki kelimeye de müzekkerlik ve müenneslik bakımından uyar:

ساَفَرَ الْوَلَدُ الذَّكِيُّ صَدِيقُهُ.

Arkadaşı zeki çocuk yola çıktı.

اِشْتَرَيْتُ صُورَةً جَمِيلَةً إطاَرُهاَ[4].

Çerçevesi güzel bir resim satın aldım.

Bu iki cümledeالذَّكِيُّ   ve جَمِيلَةً  kelimeleri dolaylı sıfattır. Çünkü kendinden önceki ismi değil kendinden sonraki ismi sıfatlamaktadırlar. Benzer örnekler:

هَذاَ رَجُلٌ عاَلِمٌ عَمُّهُ (=هَذاَ رَجُلٌ عَمُّهُ عاَلِمٌ) .

Bu amcası alim adamdır.

جاَءَ الرَّجُلُ العاَلِمُ عَمُّهُ.

Amcası alim adam geldi.

رَأَيْتُ الرَّجُلَ الْعاَلِمَ عَمُّهُ.

Amcası alim adamı gördüm.

رَأَيْتُ الطاَّلِبَةَ الْعاَلِمَ عَمُّهاَ.

Amcası alim talebe (müe.) gördüm.

رَأَيْتُ الطاَّلِبَتَيْنِ الْعاَلِمَ عَمُّهُماَ.

Amcaları alim iki talebe gördüm.

رَأَيْتُ رَجُلاً كَرِيمَةً خاَلَتُهُ.

Teyzesi cömert bir adam gördüm.

هاَتاَنِ صُورَتاَنِ جَمِيلٌ لَوْنُهُماَ.

Bu ikisi rengi güzel iki resimdir.

هَؤُلاَءِ بَناَتٌ عاَقِلَةٌ أُمُّهاَتُهُنَّ.

Bunlar anneleri akıllı kızlardır.

تَكَلَّمْتُ مَعَ رِجاَلٍ كَثِيرٍ عِلْمُهُمْ.

İlimleri çok (olan) adamlarla konuştum.

     

Sebebî sıfattan sonraki isim zamirli veya zamirsiz gelebilir. Sebebi sıfattan sonraki isim izafetle mecrûr (isim tamlaması) olduğu takdirde (zamir yerine isim geldiği takdirde) sebebî sıfat tıpkı hakiki sıfat gibi kendisinden önceki mevsûfa her bakımdan uyar:

رَأَيْتُ رَجُلاً مُهَذَّبَ الْوَلَدِ.

Oğlu terbiyeli bir adam gördüm

Burada  مُهَذَّبَ   kelimesi sebebî sıfat olup رَجُلاً  kelimesini değil, kendinden sonraki الْوَلَدِ kelimesini vasıflamaktadır. Diğer örnekler:

رَأَيْتُ رَجُلاً حَسَنَ[5] الْخُلُقِ.

Ahlakı iyi adamı gördüm.

رَأَيْتُ رَجُلَيْنِ حَسَنَيِ الْخُلُقِ.

Ahlakları iyi iki adamı gördüm.

   

رَأَيْتُ رِجاَلاً حِساَنَ الْخُلُقِ.

Ahlakları iyi adamları gördüm.

رَأَيْتُ امْرَأَةً حَسَنَةَ الْخُلُقِ.

Ahlakı iyi kadını gördüm.

رَأَيْتُ نِساَءً حَسَناَتِ الْخُلُقِ.

Ahlakları iyi kadınlar gördüm

Yorum ekle

Üye Girişi

Mesaj Kutusu

Giriş yapmamışsınız.

İstatistikler

Kullanıcılar
5630
Makaleler
797
Makale Görünüm Sayısı
3481516

Sayfa Alt Bilgisi

Telif Hakkı © 2024 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.



Copyright © 2024 Erbaalı İrfan Aydın Rights Reserved.