
Vaktiyle Dervişin biri Mevla Teala (c.c.) Alemin cümle canlının rızkına kefildir, öyle ise ben, şu caminin bir köşeciğinde tüm vaktimi ibadetle geçireceğim. Hiçbir iş yapmayacağım, nasıl olsa rızkım ayağıma gelir" demiş ve kendisine münasip bir köşe bulup, postu sermiş.
Tabi mevla denenmez o bilememiş,
Bir gün, iki gün, üç gün... derken, şadırvandaki sudan başka boğazından lokma geçmemiş. Biçarenin midesi sırtına yapışmış, artık ne elinde, ne dizinde ne de dilinde, derman kalmamış.
Bir gün cemaatten hayırsever bir adam, koca bir tepsiyle nefis börek yaptırıp doldurup camiye gelmiş. Çoluğa çocuğa, düşküne fakire, etrafta kim varsa böler bölüştürür, verirmiş. Köşesinde iki büklüm, tesbih böceği gibi büzülüp kalmış olan derviş, üzerinde dumanı tüten börek tepsisini görmüş ama, hayırsever adam dervişi görmemiş. Ne yapsın zavallı, başka isteyen varmı diye sormuş ses çıkarmaya başlamış derviş "Allah Allah " büzüştüğü yerden, "öhö öhö de öhö" diye bir işaret vermiş. isteyemiyor tabi Sesi duyan adam, tepsinin dibinde kalan üç beş parça böreği de dervişe uzatmış.
Derviş, bir yandan börekleri yiyor, bir yandan da kendi kendine söyleniyormuş:
"Hey benim yüce Rabbim Rızık gönderiyorsun kulunu unutmuyorsun göndermesine de, illa bi öhö dedirteceksin yani."
Bu deyim, "insanın isteklerine kavuşmak istiyorsa, illa ki, eliyle ya da diliyle, bir gayret göstermesi gerektiğini" anlatmak için kullanılır.
Zahmet etmeyince Rahmet yok. Paraya koştuğun gibi zikre, ayete, hadise, namaza koşman gerek. Mevla Teala (c.c.)'nın görmesi lazım.
Ahmet Temirci Hoca Efendi Sohbetinde alıntıdır.
Devamını oku...