foto1 foto2 foto3 foto4 foto5


+090 542 356 XX XX
irayerbaa@live.com
İrfan Aydın

Erbaalı İrfan Aydın Web Sitesi....

Mes´ul olduğun şeyle meşgul ol...

ATIF

Atıf; atf-ı beyân ve atf-ı nesak olmak üzere iki çeşittir:

I) ATF-I BEYÂN

Kendinden önceki kelimeyi izah etmek ve daha çok açıklamak için getirilen kelimeye atf-ı beyân denir. Atf-ı beyân i’râbda, müzekkerlik, müenneslikte ve müfred tesniye cem hususunda metbûuna (kendinden önceki kelimeye) uyar. Bedel-i mutâbık aynı zamanda atf-ı beyândır[1]. Künye ve lakabdan sonra veya bir ismi daha çok açıklamak üzere bir isimden sonra gelen isimler, ism-i işâretten sonra gelen isimler hep atf-ı beyândır. 

 

حَضَرَ صَدِيقُكَ خاَلِدٌ.

Arkadaşın Hâlit geldi.

 
 

أَعْجَبَنِي هَذاَ الرَّجُلُ.

Bu adam hoşuma gitti.

 

أَبُو بَكْرٍ عَبْدُ اللَّهِ أَبُو عاَئِشَةَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُماَ.

Ebûbekir Abdullah Aişe’nin babasıdır.

 
 

أَبُو الْقاَسِمِ مُحَمَّدٌ عَلَيْهِ السَّلاَمُ نِبِيُّناَ.

Ebu’l-Kâsım Muhammed, (a.s.) peygamberimizdir.

 
 

يُوقَدُ مِنْ شَجَرَةٍ مُباَرَكَةٍ زَيْتُونَةٍ.

Mübârek bir ağaçtan, yani zeytin ağacından tutuşturulur. (Nûr, 35)

آمَناَّ بِرَبِّ الْعاَلَمِينَ ، رَبِّ مُوسَى وَ هَرُونَ.

Alemlerin Rabbi olan Musa ve Harun’un Rabb’ine iman ettik. (Şuara, 47, 48)

       

*Tefsir harfi olan (أَىْ) (yani) ve (أَنْ) den sonra gelen kelime ve cümleler de atf-ı beyândır.

عِنْدِي عَسْجَدٌ أَيْ ذَهَبٌ.

Yanımda asced yani altın vardır.

ناَدَيْتُ أَنْ قُمْ.

Kalk diye bağırdım.

قَعَدْتُ  عَلَى الْكُرْسِيِّ أَيْ جَلَسْتُ عَلَى الْكُرْسِيِّ.

Sandalyeye oturdum (aynı anlama gelen kelimeyle açıklama) .

Altı çizili kelimeler atf-ı beyândır ve kendinden önceki ismi izah etmektedir.

II) ATF-I NESAK

Atıf harfleri denen harflerle kelime veya cümleleri aynı hükme bağlamaya atfı nesak denir. Atıf harflerinden önceki kelimeye ma’tûfun aleyh sonraki kelime ya da cümleye de ma’tûf denir. Ma’tûf, ma’tûfun aleyh’in harekesini alır.

نَجَحَتْ فاَطِمَةُ وَ أُخْتُهاَ.

Fâtıma ve kardeşi başardı.

Bu cümlede فاَطِمَةُ ma’tûfun aleyh, وَ atıf harfi, أُخْتُهاَ da ma’tûf’dur.  أُخْتُ kelimesi  ma’tûfun aleyh olan فاَطِمَةُ kelimesinin merfû olması sebebiyle merfûdur.

Atıf harfleri şunlardır:

وَ – فَ – ثُمَّ – أَوْ – أَمْ – إِمَّا – حتَّي – لاَ – بَلْ – لَكِنْ

Atıf harflerinin işlevleri de şunlardır:

وَ

ve

Ma’tûf ile ma’tûfun aleyh’in aynı hükümde ortak olduğunu gösterir. Tertip ya da sıra söz konusu değildir. Bir nevi virgül gibidir.

تَوَلَّى الْخِلاَفَةَ أَبُو بَكْرٍ وَ عُمَرُ.

Hilafeti Ebûbekir ve Ömer üstlendi.

تَوَلَّى الْخِلاَفَةَ عُمَرُ وَ أَبُو بَكْرٍ.

Hilafeti Ömer ve Ebûbekir üstlendi.

صاَمَ الْيَوْمَ مُحَمَّدٌ وَ عُثْماَنُ وَ أَخُوكَ.

Muhammed, Osman ve senin kardeşin bugün oruç tuttular.

فَ

akabinde hemen, ardından

 
       

Ma’tûfla mat’ûfun aleyh arasında tertip ve sıra gözetir. Ancak bu tertip hemen akabinde olup zaman bakımından aralarında bir gecikme olmadığını işaret eder.

دَخَلَ الْمُدَرِّسُ فَوَقَفَ التَّلاَمِيذُ.

Öğretmen sınıfa girdi akabinde (hemen) öğrenciler ayağa kalktı.

دَخَلَ الْمَدْرَسَةَ عَلِيٌّ فَإِبْراَهِيمُ.

Ali sonra da İbrâhim okula girdi.

رَآناَ أَبُوكَ فَحَيَّاناَ.

Baban bizi gördü ve bizi selamladı.

 
ثُمَّ

sonra

 
         

Ma’tûf ile ma’tûfun aleyh arasındaki tertibe riâyet edildiğini ma’tûfun ma’tûfun aleyh’ten bir hayli zaman sonra vukua geldiğini gösterir.

يُساَفِرُ التاَّجِرُ ثُمَّ يَعُودُ.

Tüccar seyehata gider sonra döner.

زَرَعْناَ الْقُطْنَ ثُمَّ جَنَيْناَهُ.

Pamuğu ektik sonra devşirdik (topladık) .

جَنَيْناَ الْبُرْتُقاَلَ ثُمَّ بِعْناَهُ.

Portakalı topladık sonra sattık.

أَوْ

veya, ya da

 
       

İki şeyden birini seçmeyi veya şüpheyi ifade eder:

كُلْ بُرْتُقاَلاً أَوْ تُفاَّحاً.

Portakal veya elma ye.

عاَدَ إِلَى الْقَرْيَةِ عَلِيٌّ أَوْ إِبْراَهِيمُ.

Köye İbrâhim ya da Ali döndü.

نَقَلَ الْخَبَرَ عَلِيٌّ أَوْ فَرِيدٌ.

Haberi Ali ya da Ferid nakletti.

أَمْ

yoksa

 
       

Bir şeyin tayin edilmesini talebe işaret eder.

أَ تُفاَّحاً أَكَلْتَ أَمْ بُرْتُقاَلاً ؟

Elma mı yoksa portakal mı yedin?

أَ ناَئِمٌ أَنْتَ أَمْ مُسْتَيْقِظٌ ؟

Uykuda mısın yoksa uyanık mısın?

أَ كِتاَباً إِشْتَرَيْتَ أَمْ دَفْتَراً ؟

Kitap mı yoksa defter mi satın aldın?

*Bir işin yapılıp yapılmamasının tesirinin müsâvi olduğunu anlatmak için de (أَمْ…أَ) (..sa da, masa da) kullanılır. Buna tesviye harfi de denir. :

أَ أَنْذَرْتَهُمْ أَمْ لَمْ تُنْذِرْهُمْ لاَ يُؤُْمِنوُنَ.

 

Onları korkutsan da korkutmasan da müsâvidir (birdir, eşittir), inanmazlar (Bakara 6).

 

إِمَّا

ya… ya.…ya da, ister (vâv ile tekrarlanarak kullanılır)

 

كَتَبَ إِلَيْكُمْ إِمَّا حَسَنٌ وَ إِماَّ صاَلِحٌ.

Size ya Hasan ya Salih yazdı.

 
 

إِعْمَلْ إِماَّ واَجِباً وَ إِماَّ مُسْتَحِبًّا.

İster vacip ister müstehab olarak amel et.

 
حتَّي

… bile, dahil

 

أَكَلَ السَمَكَةَ حَتَّي رَأْسَهاَ.

Balığı başı da dahil olmak üzere (başını bile) yedi.

 

ماَتَ الناَّسُ حَتَّى الْأَنْبِياَءُ.

İnsanlar öldü hatta peygamberler bile[2].

(Peygamberlere varıncaya kadar bütün insanlar öldü)

 

لاَ

değil, olmadı (nefy, olumsuzluk anlatır)

 

خَليِلٌ كاَتِبٌ لاَ شاَعِرٌ.

Halil yazardır şair değil[3].

 

إِعْمَلْ صاَلِحاً لاَ سَيِّئاً.

İyi iş yap kötü iş değil.

 

باَعَ واَلِدِي السَّياَّرَةَ لاَ الْحِصاَنَ.

Babam arabayı sattı atı değil.

 
 
لَكِنْ

fakat, bunun aksine anlamındadır

 

ماَ ذَبَحَ الْجَزاَّرُ الْبَقَرَةَ لَكِنْ شاَةً.

Kasap sığır boğazlamadı fakat koyun boğazladı.

ماَ جاَءَ السَّيِّدُ لَكِنْ خاَدِمُهُ.

Bey gelmedi fakat hizmetçisi geldi.

لاَ يَحِلُّ رِياَءٌ لَكِنْ إِخْلاَصٌ.

Riyâ helâl olmaz, ihlâs bunun aksinedir.

بَلْ

belki, bilakis, hayır, öyle değil..

 
             

İdrab yani hatadan dönmek için kullanılır. Kendinden önce bir emir veya olumlu hüküm gelmişse o emri veya hükmü kaldırır, gelmemiş gibi yapar.

خَرَجَ مِنَ الْإِمْتِحاَنِ يُوسُفُ بَلْ عُثْماَنُ.

İmtihandan Yusuf, hayır Osman çıktı.

إذْهَبْ إِلَى مَكْتَبَةٍ بَلْ إِلَى كُتُبِيٍّ فَابْحَثْ عَنْ ذَلِكَ الْكِتاَبِ.

Bir kütüphaneye, hayır bir kitapçıya git, o kitabı ara.

*İsim isme, fiil fiile, cümle de cümleye atfedilebilir:

İsmin isme atfı:

جاَءَ عَلِيٌّ وَ خاَلِدٌ وَ عاَدِلٌ.

Ali Hâlit ve Adil geldi.

Fiilin fiile atfı:

هُوَ الَّذِي خَلَقَكُمْ ثُمَّ أَماَتَكُمْ ثُمَّ يُحْيِيكُمْ.

Sizi yaratan sonra öldüren sonra da diriltecek olan O’dur.

Her fiil bir fiil cümlesi olduğundan bu örnek, fiil cümlesinin fiil cümlesine atfı demektir.

İsim cümlesinin isim cümlesine atfı:

خاَلِدٌ أَبُوهُ عاَلِمٌ أَخُوهُ تاَجِرٌ.

Hâlid’in babası âlim, kardeşi tüccardır.

*Atıf harfi arada olmaksızın da atıf yapılabilir. O zaman atıf harfi mahzûf sayılır:

اَلتاَّئِبُونَ الْعاَبِدُونَ الْحاَمِدُونَ …

Tövbe edenler, ibadet edenler, hamdedenler…

Yorum ekle

Üye Girişi

Mesaj Kutusu

Giriş yapmamışsınız.

İstatistikler

Kullanıcılar
5626
Makaleler
797
Makale Görünüm Sayısı
3472677

Sayfa Alt Bilgisi

Telif Hakkı © 2024 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.



Copyright © 2024 Erbaalı İrfan Aydın Rights Reserved.